BLOG

Girişimci Adaylarına ve Girişimcilere Can Suyu

Girişimcilik yolunda adım atmak isteyenlere veya start-uplara sorsak “En çok ihtiyacınız olan şey nedir?”, “ Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları hangi kelime ile doldurursunuz?” diye…

 

… da olsa çok daha hızlı ilerleyeceğim

Ah bir de …. ya sahip olsam

 

Birçoğu doğru cevap olmasa da “finans” diyor biliyor musunuz? Ama ne iş kurarken ne de işi kurduktan sonra batmanın sebebi değil bu cevap. Hatta istatistikler 4. sırada yer aldığını söylüyor. Start-up ların tutunamama ya da batma sebeplerinin başında ürün ya da hizmete talep olmaması (%34) geliyor. Pazar problemi (%22) ve takım problemi (%18) 2. ve 3. sırayı alırken finansal problemler (%16) 4. sırada*. Demek ki neymiş para olmadan da yola çıkılabiliyormuş.

 

Ama start-up ya bu, yeni girişimci. Yolun başında, çoğu zaman hiç deneyimi yok ya da az deneyimli. Takıldı işte ille de para para para. E nasıl bulacak bu parayı? İşte size cevabı…

 

3 Ekim 2019 tarihinde Türkiye’de girişimciler için büyük bir adım atıldı. Kitlesel Fonlama yürürlüğe girdi. Peki nedir bu kitlesel fonlama. Adı da üzerinde fonu kitlelerden toplayan, ya da kitlelerin yani herkesin fon koyabildiği sistemler. Peki bu işin güvenliği? Türkiye çiftlik bank gibi birçok dolandırıcının gelip geçtiği bir yer iken bu sisteme neden güvenelim?

 

  1. www.basefunder.com
  2. www.efonla.com
  3. www.fonangels.com
  4. www.fonbulucu.com
  5. www.fonlabuyusun.com
  6. www.yatirim.fongogo.com
  7. www.platform.startupburada.com
  8. www.kf.vakifyatirim.com.tr

 

Bunun gibi daha birçok sebep sayabilirim. Platformların nasıl güvenilir olduğundan emin olduysanız hadi gelin biraz da girişimcilere nasıl ortak olabilirsiniz, onlara nasıl yatırım yapabilirsiniz ona odaklanalım.

 

Öncelikle platformlara yatırımcı kaydı yaparak işe başlayabilirsiniz. Sonra bu platformlarda kampanyaya çıkan girişimlerin ürünü, ekibi, iş planı, finansalları, pazarı, fikri sınai haklara dair sahip olduğu belgeleri gibi gibi her türlü belgesini inceleyebilirsiniz. Bununla birlikte platformlar aracılığı ile girişimcilere soru da sorabilirsiniz. Ayrıca çoğu platform girişimcilerle online genele açık canlı yayınlar düzenliyor. Bunlara da katılarak yatırım kararınızı netleştirebilirsiniz.

 

Bu sistem Türkiye’de girişimcilik ve yatırımcılık ekosistemini inanın çok geliştirecek. Burada amaç sermayeyi tabana yaymak. İsterseniz 1 Tl isterseniz 10.000TL isterseniz 1.000.000TL yatırın. Tabi sistemin amacı 1 kişiden 1milyon almak yerine 1 milyon kişiden 1 TL almak. Girişimciye ve projesine ne kadar inanıyorsanız bütçeniz dahilinde yatırım yapabilirsiniz. Bu ödemeleri dilerseniz EFT dilerseniz de kredi kartı ile de yapabilirsiniz.

 

Bu sistem fon arayan girişimciyi ve yatırım alternatifi arayan yatırımcıyı buluşturan yenilikçi bir finansman ve yatırımcılık sistemi olarak tanımlanıyor. Girişimciler artık bahaneniz kalmadığına göre haydi müşteri ihtiyacını tespit edip, pazarınızı doğrulayın, ekibinizi kurun ve kampanya başvurularınızı hazırlayın.

 

Yatırımcılar kim bilir 3-5 sene sonra bugün bir girişimciye yatırdığınız x birim paranız 20x olur? Hangi yatırım aracı olabilir ki 20 kat değerlensin? Tabi bu arada 10 girişimciden 1’inin bu şansı yakalatacağını ve diğerlerinin büyük ihtimalle batacağını düşünerek hareket etmek lazım. Bir diğer öğrendiğim şey de kitlesel fonlamaya canını yakacak miktarlar ile girmeyeceksin. Unutacağın, gitse de üzülmeyeceğin tutarlar ile yatırım portföyünü oluşturacaksın.

 

Döviz ve altın gözümüzü kırpmadan yaptığımız yatırım araçlarımızdı. Kimilerinin borsa, kimilerinin mevduat. Ne dersiniz bunlara bir de alternatif yatırım kaynağı olarak girişimleri yani kitlesel fonlamayı ekleyelim mi?

 

 

* https://www.demandsage.com/startup-statistics/


Dr. Ayşe Kuyrukçu

Girişimci | Yatırımcı | Mentor | Eğitmen

https://www.linkedin.com/in/aysekuyrukcu/ 

Girişimcinin Kadın Hali

 

 

Girişimcinin kadını, erkeği olur mu?

Kadın doktor, kadın avukat, kadın polis, kadın fizikçi, kadın astronot, kadın doçent, kadın yönetmen, kadın ressam, kadın yazar…

Mesleklerin başına “kadın” vurgusunun düşülmesi, çoğu kişi için, sorgulanmamış bir dil alışkanlığından öteye geçmiyordur belki. Toplumsal düzeydeki bu tür bilinç dışı alışkanlıkları akşamdan sabaha değiştirmek de pek mümkün görünmüyor zaten. Ama meseleye düşünsel katkılar sunabiliriz.

Örneğin, hangi doktorun, fizikçinin ya da yazarın, mesleği sorulduğunda, “Ben kadın doktorum, kadın fizikçiyim, kadın yazarım” diye yanıt verdiğini sorabiliriz kendimize. Sonra da şunu saptayabiliriz: Demek ki, her mesleğin başına “kadın” vurgusunu not düşenler, buna ihtiyaç duyanlar, kadınların kendileri değil.

Ardından da şunu düşünebiliriz: Tıp kimin? Uzay kimin? Gökyüzü kimin? Adalet kimin? Sanat kimin? Kime ait oldukları kabul ediliyor? Mesleklerin başına getirilen “kadın” ayrımı, o alanlar sanki erkeğe aitmiş de, kadın da erkeğin hakkı olandan bir şeyler çalmaya niyetlenmiş gibi hissettirmiyor mu?      

Mesleklerin de tıpkı dağlar, denizler gibi kendi cinsiyetleri yok. Ama bizler kadını erkeğe bir yana bırakıp “insan”a odaklanmakta ezeli bir zorluk çekiyoruz. Bugün “kadın girişimci” dememiz de aynı zorlanmanın sonucu. Nedeni ise açık: Kadınlara girişimcilik öykülerini yazacak alanı tam anlamıyla açamıyor ya da sağlayamıyoruz.

Girişimciliğin 18. yüzyılda Richard Cantillon tarafından yapılmış tanımına bir göz atalım: “Kâr elde etmek amacı ile işi organize eden ve işin riskini üstlenen kişi.” Bakın, bu tanımda, girişimciliğin bir cinsiyeti yok. Ekonomi bilimine göreyse üretim yapabilmek için emek yani iş gücüne, sermayeye, kaynağa ve girişimciye ihtiyaç var. Gördüğünüz gibi, üretimin de bir cinsiyeti yok.

O halde, bu tanımlardaki gereksinimleri erkeklerin mi daha iyi karşıladığı inancına sahibiz? O yüzden mi bizler bir cinsiyet biçiyoruz, cinsiyetsiz mesleklere, alanlara?

Girişimcinin başarılı olanının taşıdığı özelliklere bakalım o zaman: Lauren Amarante, “Bir milyon tane fikriniz olabilir, ancak onları hayata geçirmediğiniz sürece hepsi değersizdir” der. Gerçek girişimci, her gün aklına gelen bir yığın fikir içerisinden, ayakları yere basan, üzerinde çalıp sonuca varabileceği ve kendi öyküsünü yaratabileceği fikri hayata geçirendir. İşin sırrı, kişiden kişiye, işten işe ve işin yapılacağı zamana göre değişmekle beraber, uzmanların üzerinde anlaştığı bazı yetkinlikler ve değerler kişileri başarıya ulaştırmaktadır: Vizyon sahibi olmak. Öğrenme merakı. Başarı odaklı olmak. Cesaret edebilmek. Finansal okuryazarlığa sahip olmak. Risk alabilmek. Yenilikçi düşünebilmek. Kendine güvenmek. Problem çözebilmek. Hızlı düşünmek. Yükse motivasyona sahip olmak ve takım halinde çalışacaksa diğerlerinin de motivasyonunu yükseltebilmek. Zaman yönetimini bilmek. Çevresinde ve dünyada olup biteni takip edip yönelimleri, akımları hissedebilmek ve bunlara karşı hazırlıklı olabilmek. Lider yapılı olmak.

Sayılan bu karakter özelliklerinin de bir cinsiyeti yok. Ya da sayılan özellikler arasında “erkek olmak” da yok. Ama tıpkı meslekler gibi, bu karakter özelliklerini aslında hangi cinsiyete ait kabul ettiğimize göre işin rengi bulanıyor. Toplumsal-kültürel gelenekler, yargılar ve tutumlar kadının girişimciliği konusunda ülkeler arasında farklılığa yol açıyor. Cinsiyetlere biçilen farklı toplumsal ve ailesel roller, zaman zaman kadının önüne güçlü engeller çıkarıyor. Kadının ve erkeğin doğasından gelen farklılıklar, her iki cinsiyete de güçlü ve zayıf yönler atfederken, aynı zamanda girişimciliğe “çeken” ya da “iten” faktörleri de oluşturuyor. Örneğin kadınları girişimciliğe “iten” faktörlerin arasında cinsiyete dayalı ayırımcılık ve mobbing, girişimciliğe “çeken” faktörlerin içinde ise kendini gerçekleştirme ve çalışma hayatında özgür olabilme isteği gösteriliyor.

Günümüzde ne yazık ki iş dünyasında kadınların bilgilerinden, becerilerinden yani güçlü yanlarından yeterince faydalanılamıyor. Bu da bir sürü şeyle beraber, ekonominin yeterince ivme kazanamamasına da sebep oluyor. Fırsatı olsa, küçük bir destekle kendi işini kurmak isteyen ama nereden başlayacağını bilemeyen, hayalleri olan ama hayallerini gerçeğe dönüştüremeyen pek çok kadın var hâlâ. Kadınların tek işlerinin evde çocuklarına, eşine bakmak ve evle ilgilenmek olduğu inancı, onların iş dünyasında daha fazla yer almalarını engelliyor. İnsan haklarına saygılı, sürdürülebilir ekonominin oluştuğu adil toplumlara bu yüzden de kavuşamıyoruz. Kadınların iş dünyasında çalışanlarına daha fazla koçluk yaptığı, onları eğitim açısından desteklediği, çevresel değişikliklere daha kolay uyum sağladıkları, problem çözmede daha dikkatli ve yaratıcı oldukları bilinen, kabul görmüş özellikleri. Buna rağmen sonuç pek değişmiyor.

Oysa kadına sadece engel koymamak, hayallerini gerçekleştirmelerine müsaade etmek ve onları girişimciliği özendirmek bile, ülkelerin refahına, işsizlik oranlarının azalmasına, yenilikçi fikirlerin doğmasına, daha adaletli ve yaşanabilir bir dünya yaratılmasına katkı sağlayacaktır.

Tıpkı meslekler gibi hayatın, dünyanın da cinsiyeti yok. Aynı şekilde mutluluğun, adaletin, iyiliğin de. Cam duvarları yıkıp, çiçek bahçelerine farklı çiçekleri ekmenin zamanı çoktan gelmedi mi?

Zerrin Işık Tüfekçi
Diş Hekimi-Hikaye Anlatıcı/Yazar-Koç



GİRİŞKENLİK değil GİRİŞİMCİLİK

 

                Girişimcilik ekosisteminde birçok oyuncu bulunmakla ve sayıları da her geçen gün artmakla birlikte, yeni yeni oyuncuların sisteme girmesi konusunda bu dünya aslında oldukça cömert. Belki bunun için yurtdışındaki girişimcilik örneklerdeki gibi bir “evdeki garaj hikayesi”ne ihtiyacınız yok ancak, girişimci bir ruha sahip olmak ve üstün cesaret, olmazsa-olmazlarınız gibi görünüyor.

 

                Günümüzde girişimciliğin zaman zaman girişkenlik ile karıştırıldığına ve sadece network alanında yapılan birtakım geliştirmelerle herhangi bir iş fikrinin rahatlıkla ete-kemiğe bürünebileceğine inanan bir grup var. Aslında bu grupta yer alanların en temel yanılgıları, girişkenlik ile girişimciliği birbirine karıştırmaları ve işin “ihtiyaç-fayda-değer” üçlemesini tamamen dışarıda tutmaları.

 

                Yapılan bazı araştırmalara göre bir girişimin başarısızlığının ardındaki nedenler arasında finansal yetersizlikler, takım olamamak, kurucuların tam zamanlı olarak iş fikrinin içerisinde olamamaları veya buna benzer bazı temel yetersizlikler göze çarpmakta. Bu noktada şahsi düşüncem, pazar-ürün uyumunun çok uzağındaki ve MVP’si çok net ortaya konulmadan yola çıkılmış bu iş fikirlerinin bir süre sonra umulan verimi sağlayamayacağı daha aslında yolun henüz başında kendini gösteriyor.

 

                Ülkemizde ve dünyada neredeyse iş fikrinden çıkarak girişimciliğe evrilen hikayelerin yaklaşık 9/10’unun, kuruluşlarından çok kısa bir zaman sonra “Ölüm Vadisi”ne düştüklerini üzülerek görmekteyiz. Belki de buralardan çıkaracağımız en temel ders, girişimci arkadaşların resmin bütününü maalesef görmeden bu zorlu yola çıkmaları ve sanki tüm dünya kucaklarını açmış onların iş fikirlerinin gelişini bekliyormuşçasına iş fikirlerine olan büyük aşkları… Bunun adına tutku demiyorum çünkü tutku ya da adanmışlık burada mutlaka olması gereken. Adına aşk diyorum çünkü, gözlerine perde inmişçesine finansı, satışı, pazarlamayı, ekip olmayı ve idareciliği ıskalamış birçok mühendis arkadaşın bu ciddi yolculukta konuyu sadece tekniğe bağlamış oldukları görüşündeyim.

 

                Aynı zamanda bu ekosistemde Melek Yatırımcı şapkasına sahip birisi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, genellikle girişimciliğe soyunan ve tamamına yakını genç olan bazı kardeşlerimiz tüm yukarıdakilerin ötesinde yatırımcı sunumlarında empatinin oldukça uzağında kalıyorlar. Bir Melek Yatırımcının neleri görmek veya duymak isteyebileceğinin ötesinde, tamamen iş fikrinin teknik özelliklerine yoğunlaşıyorlar. Ürünümüzü ya da hizmetimizi kim alacak? Hangi fiyattan satacağız? Hangi pazarlama kanallarını kullanacağız? Finansallarımız (eğer varsa) bizi nereye kadar götürür? Tedarik sıkıntısı yaşar mıyız? Hangi müşteri segmentini hedeflemeliyiz? Temel ortaklarımız ve temel aktivitelerimiz neler olacak? gibi bazı soruları cevaplamadan yapılan bu sunum örnekleri karşı tarafta çok sakil duruyor, bilmenizi isterim.

 

                Tekrar girişkenlik-girişimcilik ilişkimize dönecek olursak, network alanında kurulacak bağların çok değerli olduğunu ancak tek başına “ağ kurmanın” bu aşamada yeterli olmadığını görmekteyiz. İhtiyaç analizi tam olarak yapılmadan ve “biz ortaya çıkaralım nasılsa birilerinin dikkatini çekecektir” dürtüsü ile yola çıkılan iş fikirlerinin, kısa bir süre sonra başka bir iş fikrine dönüştüklerini ve yine dönüşmüş haliyle bile bu “bir ihtiyacı karşılama yaklaşımı”nın es geçildiğine üzülerek şahit olmaktayız.

 

Yaklaşık yedi yıl öncesine kadar profesyonel hayatın tam ortasında olan bir iş insanı olarak şunu itiraf etmeliyim ki, herkesin hayatının arta kalan kısmında mutlaka ama mutlaka girişimcilik tarafında en az bir denemede bulunması ve yeni denemelere de fırsat tanıyarak kafa yapısını bu yönde değiştirmesini şiddetle öneriyorum.

 

Henüz açılmamış kanatlarınızın genişliğinin ne siz farkındasınız, ne de girişimcilik ekosistemi…

Tüm zorluklarına rağmen, girişimcilik ruhu gibisi yok!


Sevgilerimle,

Barış Hazer
Dijital Dönüşüm Doktoru, Profesyonelleşme Mimarı, Çiviklik Koçu, Ticarileştirme & İş Geliştirme Mentoru
Lisanslı Melek Yatırımcı, Akredite Kobi Rehberi, Motivasyon Konuşmacısı, Sermaye Piyasaları Lisans Sahibi